5 Austos 2016 ngiltere basn zeti

5 Ağustos 2016

Ekonomist dergisi "Türkiye'de medya özgürlüğü- Sultan dizeleri" başlıklı bir makaleyle Türk hükümetinin darbe girişiminden sonraki gözaltılar gazeteciler ve şairlere uzandığını belirtiyor.

Son üç haftada Türkiye'nin en büyük medya grubu Doğan Holding'in kaderinin değiştiğini söyleyen dergi, geçen Eylül'de bir grup AKP taraftarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalifi yayın yapıldığı gerekçiyle Hürriyet'in binasını bastıklarını belirtiyor.

Dergi aynı nitelikte bir grubun darbe girişimi gecesiyse bambaşka bir amaç uğruna, CNN Türk'ü basan darbeci askerleri çıkartmak için binaya döndüklerini vurguluyor.

Türkiye'deki tüm ana akım medyayla birlikte CNN Türk'ün de darbeye karşı çıktığını söyleyen dergi, Erdoğan'ın bir Facetime aramasıyla CNN Türk ekranlarından Türklere karşı koymaları çağrısında bulunduğunu söylüyor. 270 kişinin ölümü pahasına karşı darbeye karşı koyulduğunu belirten dergi, bir zamanlar AKP taraftarları tarafından siyasi muhalefetin kalesi olarak görülen Doğan Grubu'nun bugün hükümetin desteğinin tadını çıkarttığını yazıyor.

Economist, Doğan Grubu'nun hisseleri yüzde 40 artarken, gazetecilerinin kahraman olarak görüldüğünü aktarıyor.

'Medyanın tavrı ders oldu'

CNN Türk Spikeri Nevşin Mengü'nün "Bence medyanın darbeye karşı göstediği tavır Erdoğan için bir ders oldu. Çünkü özgür basının gerekliliğini gösterdi" sözlerine yer veren dergi şöyle devam ediyor;

"Ancak Türkiye'nin liderinin bu dersi aldığını gösteren çok az şey var. Darbenin ardından 60 bin memurun işlerini, 10 bin askerin de özgürlüklerini kaybetmesine yol açan tasfiye, şimdi gazetecilere uzandı. Hükümet geçen hafta, gizli bir İslamcı hareket olan Gülen topluluğu ya da cemaatle bağlantılı 131 medya kuruluşunu kapattı. Gülencilerle bağlantılı oldukları gerekçesiyle, 89 gazeteci hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. En az 17'si terör örgütü üyesi olmakla suçlandı"

"Türk yetkililere göre darbenin ardında silahlı kuvvetlerdeki Gülenciler vardı. Darbeciler tarafından alıkonulan Genelkurmay Başkanı ifadesinde, kendisini alıkoyanlardan birinin cemaatin Pennsylvania'daki lideri Fethullah Gülen'le telefonda görüştürmek istediğini söyledi." diyen Economist, "Diğer kanıtlarsa darbe komplosuna daha geniş bir ittifakın karıştığını gösteriyor" ifadelerini kullanıyor.

'Türkiye'den tepki yok'

Dergi ayrıca, hem Erdoğan hem de ana muhalefet liderinin ABD'den Gülen'in iadesini istediğini hatırlatıyor ve Gülen'in de darbeye karıştığı iddialarını reddettiğini sölüyor.

Uluslararası örgütlerin basındaki tasfiyeleri kınadığını belirten Economist, gazeteciler de dâhil Türkler'in pek tepki göstermediğini aktarıyor ve şöyle devam ediyor;

"Bu kısmen artık Türkiye'de cemaate karşı çok az sempati olmasından. Laikler, polis ve yargıdaki Gülenciler'in 2008-1013 arasındaki toplu davalarda yüzlerce subayı uydurma darbe iddialarıyla hapse atılmasına (o dönem Gülencilerle ittifak yapan Erdoğan'ın onayıyla) kızgın. Kürtler, grubu binlerce aktivistinin hapse atılmasıyla suçluyor. Gazeteciler, davaları alkışlamaları ve grubun suçlarını ortaya çıkartan gazetecilere iftiralar atmaları yüzünden grubun medya kuruluşlarından hoşlanmıyor."

'80 yaşında şair gözaltına alındı'

Ancak dergi hükümetin artık cemaatle bağları müphem insanları da hedef almaya başladığını yazıyor. Binlerce akademisyenin görevden alındığı, seksen yaşındaki bir şairin ve önde gelen bir insan hakları savunucusunun Gülenci gazetelerde yazmaları nedeniyle günlerce gözaltında tutulduklarını belirtiyor.

Cemaatin muhaliflerinden gazeteci Bülent Mumay'ın da gözaltına alındığını yazan Economist Mumay'ın "Ben sokaklarda bu insanlara karşı gösteri yaptım. Şimdi hükümet beni onlardan biri olmakla suçluyor. Bu saçmalık" sözlerini sayfalarına taşıyor.

Erdoğan'ın kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle açtığı davaları da geri çektiğini söyleyen dergi yazıya şu satırlarla son veriyor:

'Erdoğan'ın Türkiyesi'nde muhalefet daha da zorlaştı'

"OHAL yetkileriyle donanmış Türk hükümetinin adımları birçok açıdan tahmin edilebilir. Önemli şüpheliler ve motivasyonlarıyla ilgili sorular dolaşırken, çoğu medya kuruluşu olayların hükümetin anlattığı versiyonunu kabul etti. Ana akım televizyon kanallarındaki gazeteciler, darbe şüphelilerinin işkence gördüğü iddiaları gibi tartışmalı konulardan uzak durmaları gerektiğini itiraf ediyorlar. Hükümet ise işkence iddialarını reddediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nden Erol Önderoğlu büyük haber kuruluşları için hükümeti eleştirmenin özellikle zor olduğunu söylüyor. Basında ya da kamu yaşamında muhalefet Erdoğan'ın Türkiye'sinde zaten zordu. Aşırı milliyetçiliğin eşlik ettiği tutuklamalar bunu daha da zor hale getirdi."

'Türkiye'deki gerilim Almanya'ya taşıyor'

Economist dergisi "Almanya'daki Türkler- Eski fay hatları" başlıklı bir yazıda da "Türkiye'de artan gerilimin Almanya'ya taşıyor" diyor.

Alman Parlamentosu'ndaki 11 Türk kökenli milletvekilinden Cem Özdemir'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kolları buraya uzanmamalı" dediğini söyleyen dergi, buna karşın Türk siyasetinin Almanya sokaklarına yayıldığını vurguluyor.

Economist, Köln'deki gösteriye 40 bin kişinin katıldığını ve gösterinin Erdoğan'a verilen destek ve Alman siyasetçilerin Erdoğan'a karşı çıkarken yüzleştiği zorluk konusunda ipuçları verdiğini vurguluyor.

Almanya'da yaşayan 3 milyon Türk kökenlinin yarısının Türk vatandaşlığından vazgeçmediğini söyleyen dergi, bu durumun Almanya'yı Türkiye'nin en büyük dördüncü seçim bölgesi haline getirdiğini ifade ediyor.

Economist, Almanya'da geçen yıl oy kullanan 570 bin Türk'ün yüzde 60'ının Erdoğan'ı seçtiğini ve bu oranın Türkiye'dekinden bile yüksek olduğunu vurguluyor.

Dergi iki ülke arasındaki ilişkilerin Alman Parlamentosu'ndaki "soykırım" oylamasından bu yana kötüleştiğini söyleyen dergi, darbe girişiminin ardından gerilimin daha da arttığını söylüyor ve şöyle devam ediyor;

"Erdoğan'ın Alman destekçilerinin sesi daha çok çıkmaya başladı. Bazı Gülen destekçileri ölüm tehditleri aldı. Türk hükümeti pek çoğunun sınır dışı edilmesini istiyor. Baden-Württemberg eyaletinin Başbakanı Winfried Kretschmann Türk hükümetinin eyaletteki Gülen bağlantılı okulların kapatılmasını istediğini ve bu isteği şoke edici bulduğunu söyledi. Bütün bunlar Angela Merkel için daha kötü bir zamanda yaşanamazdı. Mart'ta Türkiye'nin mültecilerin Ege Denizini geçmesini, para, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat ve Türkiye'nin (çok uzak olan) AB'ye katılımı olasılığı için yeni görüşmeler karşısında durduracağı bir anlaşma yaptı. Ancak Türkiye vizesiz seyahat koşullarını hala karşılamadığı için ilerleme yavaşladı. Türk siyasetçiler tüm anlaşmadan çekilme tehdidinde bulunuyor"

Economist çok sayıda Alman siyasetçinin ülkenin en büyük azınlığının sadakatinden şüphe ettiğini yazıyor. Ancak çoğu Türk'ün de Alman siyasetini suçladığını vurguluyor. Dergi yazıya şöyle son veriyor;

'Sarkozy'nin geri dönüşü'

Türkiye'nin Alman fabrikalarına 'misafir işçi' yollamaya başlamasından onyıllar sonra bile siyasetçiler Türkler'in bir gün ülkelerine dönecekleri yanılsamasına inanıp, onları entegre etmek için hiçbir şey yapmadı. Bölünmüş sadakatleri bu kötü politikanın bedeli"

Financial Times, Fransız halkının terör korkularının, eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Cumhuriyetçilerin yeni Cumhurbaşkanı adayı olması şansını arttırdığını yazıyor.

Sadece birkaç ay önce bile Sarkozy'nin Elysee Sarayına dönme şansının çok az olduğunu belirten gazete, o dönem anketlerde eski Başbakan Alain Juppe'nin daha önde olduğunu belirtiyor. Ancak haberde görüşlerine yer verilen anket şirketi Ifop'tan Jerome Fourquet, halkın 18 ay içinde 230 can alan terör saldırılarını durdurmak için daha sert önlemler istediğini belirtiyor.

Fourquet "İklim değişti. Terör en az birkaç boyunca başlıca konu olacak ve Sarkozy yeni gerçekliğe daha çabuk adapte oldu" diyor.

ncG1vNJzZmivp6x7o67CZ5qopV%2BpwrO3wp5mbG5pbX96hZc%3D